Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

ÖLMEDEN ÖNCE YAPILACAK 100 ŞEY

  Bu aralar yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biri de blog okumak. İnstagram hesabından (@kederlikavun) takip ettiğim sevgili  Șeyma Mektepli  'nin de bloğu olduğunu farkedince hemen okumaya başladım ve başlıkta gördüğünüz yapılacaklar listesine dair bir yazısına denk geldim. Hoşuma gitti ve eğlenceli bir şeyler yapmak için tam sırası diye düşünüp ben de kendi listemi hazırladım. (Bazıları çocukluğumdan beri hayalim olan ve hali hazırda yeni gerçeklestirdiklerim ve üstleri çizili.) Yaptığım maddelerin üstünü çizmeye devam edeceğim elbette. Bir de henüz yüz maddeye ulaşamadım ama yeni keşiflerde bulunup okumaya devam ettikçe öğreneceklerim, eminim yeni istekler oluşturacaktır bende. Sizin tavsiyeleriniz veya listeleriniz varsa ve benimle paylaşırsanız mutlu olurum. Keyifli okumalar. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ İkinci üniversiteye başla ve bitir.(Edebiyat Bölümü) Nemrut Dağı'na çık. Kapadokya'yı gör. İngilizce öğren. (Okuma ve konuşma) IMDB Top250

Whiplash Güzellemesi

İzlemeyi henüz bitirdiğim Whiplash'le ilgili duygularımı yazıya aktarmaya çalışıyorum şu an ama film biter bitmez bir şeyler yazmak çok iyi bir tercih değil aslında.* Zira henüz hazmedilmemiş bir filmin bünyede bıraktığı etki sonradan değişebilecek yorumlar yapmaya sebebiyet verebilir. Hem olumlu hem olumsuz anlamda. Gel gör ki Whiplash'le ilgili o kadar heyecanlıyım ki en son ne zaman kendimi bir filme bu kadar kaptırıp akan yazılara hayran hayran baktım bilmiyorum. Bu kesinlikle izlediğim ve izleyeceğim en iyi yapıtlardan biri. Hatta şöyle söyleyeyim ilk üçte sapasağlam bir yer edindi kendine. Hala kulaklarımda "Caravan" çalıyor ve "Aman Allah'ım ! O nasıl bir çalış, bu nasıl bir film?" BA YIL DIM! Bayıldım! Söylemek istediğim pek çok şey olmasına karşın durup durup gülüyorum, ben ne izledim böyle? Gecenin şu vaktinde** kulaklığımdan taşan bateri sesinin bende kuş cıvıltısı gibi bir etki bırakması çok mu anormal?    Bir kere şunu hemen belirtmek

La La Land'e Dair

                       !! SPOILER ALERT !!    Öyle çok övmek istiyorum ki La La Land'i. Ama öyle böyle değil yani. Bütün o nostaljik filtreler, klasik müzikallere yapılan göndermeler, her biri birbirinden eşsiz arka planlar... Herhangi bir yerinde durdur filmi ve yazıcıdan o anın çıktısını al, as duvara. Öyle güzel.    Üstelik herkes gibi ve hatta Akademi gibi Emma Stone'u değil Ryan Gosling'i parlatmak istiyorum sanki gerçek olan kendi değil de oynadığı karaktermiş gibi bir performans ortaya koyduğu için. Allah'ım hele o müzikler. City of Stars on numara olmuş her ne kadar filmin Soundtrack'ini çok daha önceden dinlemeye başlamış olsam da hem Spotify'da bu şarkı yoktu hem de doğal olarak hepsi enstrümanteldi. Bayıldım.    Beni takip edenler zaten bu filmi ne kadar çok izlemek istediğimi bilirler. Nihayet izledim işte ve her şey gerçekten çok güzel-di. Taa ki....... sonuna kadar. Şimdi buradan müsadenizle Damien Chazelle'e seslenmek istiyorum: Eyy D

Postcrossing Nedir?

  Postcrossing 'den ilk defa sevgili Serrose 'nin bloğunu okuduğumda haberim olmuştu. Bir süre aklımda dönüp duran bu işe girişme fikri aylar sonra olgunlaştı ve siteye üye olmaya karar verdim. İngilizce -maalesef- bilmediğim için biraz zorlansam da Google ve Yandex 'in Translate sitelerini birlikte kullanarak epeyi bir aşama kaydettim açıkçası.   Öncelikle kısaca Postcrossing'in ne olduğundan bahsedeyim: Bu, uluslararası bir kartlaşma sitesi.  Siteye üye olup geçerli bir mektup adresi veriyorsunuz. Ve kendinizle ilgili bölüme ne tür kartlar almak istediğinizi, nelerden hoşlandığınızı, kartlarınızda özellikle yazılmasını istediğiniz bir şey varsa onu (tarih, kendi dilinde bir cümle vs.) ve zarf isteyip istemediğinizi belirtiyorsunuz. Sitede genellikle zarf istenmiyor ve karta güzel bir pul yapıştırmanız rica ediliyor. Çünkü üyelerin büyük bir çoğunluğu bu işe gönül vermiş koleksiyonerlerden oluşuyor. Ayrıca eğer istemezseniz kendi ülkenizden de kart almıyors

Çizgi Roman Üzerine - 2

  Küçüklüğümden beri süper kahramanlara ve fantastik dünyalara ilgim var. Bunun en büyük etkeninin de izlediğim çizgi filmler olduğunu düşünüyorum.   Spiderman 'in 2000'lerin başında Show Tv'de yayınlanan güzel bir serisi vardı. (Benden sonraki jenerasyon bu ve benzerlerini Fox Kids'ten izlemiş, yeni haberim oldu.) Hiç kaçırmadan izlerdim. Bu da Spiderman dışında o dünyaya ait olan başka karakterlerden haberdar olmamı sağladı. Bundan başka Iron Man var aklımda kalan, düzensiz de olsa izlediğim. Ama bir unutulmayacak çizgi dizi daha var ki o da muhteşem introsuyla akıllara kazınan X-Men tabi ki.   Iron Man ve Spiderman'in filmleri yapıldığında inanılmaz heyecanlanmış ve çok mutlu olmuştum. Spiderman'in binalar arasında uçuşunu görmek bile sinemaya verdiğim paraya kat kat değdiğini düşündürtmüştü bana o zamanlar. Iron Man'e ise tabir-i caizse tutulmuştum. Robert Downey Jr.ın muhteşem oyunculuğuyla ekstra güzel bir iş çıkmıştı ortaya.   İşte böyle b

Çizgi Roman Üzerine - 1

  Çizgi romanla tanışmam hem çok eski hem çok yeni.  "Nasıl oluyor o? "derseniz şöyle ki; ben daha okula başlamamışken babam, abime (3.sınıftaydı kendisi) çeşitli kitaplar almıştı. O günleri düşündüğümde aklıma ilk Pembe İncili Kaftan, Başını Vermeyen Şehit ve Vire geliyor. Ömer Seyfettin'in yazmış olduğu hikayeler tek tek kitaplaştırılmış ve büyük boy olarak basılmıştı. İçleri aynı çizgi romanlar gibi kare kare resimler şeklinde düzenlenmişti. Kitaplardan en iyi "Vire"yi hatırlıyorum çünkü en sevdiğim oydu. Henüz ana okulundaydım ve okuma-yazma bilmiyordum fakat resimlere bakarak kafamdan diyaloglar uyduruyordum. Daha sonra okumayı söküp kitabı tekrar tekrar hatmettiğimde ise aslında benim kafadan attıklarımla konunun hiç alakası olmadığını anladım.    Benim hapishaneden kaçmak için plan yapan iki adam olarak nitelendirdiğim kişiler aslında kale kumandanı ve yaveriymiş. (Resimde küçük parmaklıklı bir pencere vardı ve ben öyle hayal etmiştim.) Bir d