Ana içeriğe atla

Whiplash Güzellemesi



İzlemeyi henüz bitirdiğim Whiplash'le ilgili duygularımı yazıya aktarmaya çalışıyorum şu an ama film biter bitmez bir şeyler yazmak çok iyi bir tercih değil aslında.* Zira henüz hazmedilmemiş bir filmin bünyede bıraktığı etki sonradan değişebilecek yorumlar yapmaya sebebiyet verebilir. Hem olumlu hem olumsuz anlamda. Gel gör ki Whiplash'le ilgili o kadar heyecanlıyım ki en son ne zaman kendimi bir filme bu kadar kaptırıp akan yazılara hayran hayran baktım bilmiyorum. Bu kesinlikle izlediğim ve izleyeceğim en iyi yapıtlardan biri. Hatta şöyle söyleyeyim ilk üçte sapasağlam bir yer edindi kendine. Hala kulaklarımda "Caravan" çalıyor ve "Aman Allah'ım ! O nasıl bir çalış, bu nasıl bir film?" BA YIL DIM! Bayıldım! Söylemek istediğim pek çok şey olmasına karşın durup durup gülüyorum, ben ne izledim böyle? Gecenin şu vaktinde** kulaklığımdan taşan bateri sesinin bende kuş cıvıltısı gibi bir etki bırakması çok mu anormal?

   Bir kere şunu hemen belirtmek isterim ki Whiplash'i La La Land'den sonra izlediğim için inanılmaz mutluyum. Şayet tersi olsaydı La La Land'den sonra hissettiğim hayal kırıklığı çok daha büyük olacaktı.Whiplash gibi şahane bir filmden ve de inanılmaz şahane bir bitirişten sonra bunu bize niye yaptın ki Damien Chazelle?

   Filmde öyle güzel oynayan, klişe tabirle oynamayan da adeta yaşayan bir J.K.Simmons var ki... Uff! Oscar benim için kriter olmasa da kesinlikle hakedilmiş bir "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu" ödülü olmuş bu kendisi için, aldığı tüm o diğer ödüllerle birlikte. (Bu rol için toplamda 47 ödül almış.)  Ayrıca başroldeki Miles Teller da hiç altında kalmamış Simmons'ın. Gayet güzel ve başarılı bir performans koymuş ortaya. Sanırım bu filmle ilgili "bayıldım, şahane, inanılmaz" kelimelerini sıklıkla kullanacağım çünkü BAYILDIM, ŞAHANE, İNANILMAZ!

   Sanki bir hikayenin başını sonunu atmışlar ve ortadaki sayfaları film yapmışlar gibi. Böyle söyleyince kulağa yarım yamalak ve saçma bir iş yapılmış gibi geliyor olabilir ama aksine ne fazlası var insanı yoran ne de bir eksiği.Yani film eğer şu haliyle kalmayıp uzatılsa ve başka bir şekilde bitse belki çıta bu kadar yükselmeyecekti ama bu son resmen "wuu huu!" (Mustafa Kutlu benzeri bitirişleri sevmiyorsanız sizin için hayal kırıklığı olabilir tabi.)

   Damien Chazelle'e hakkını vermek lazım adam müzikten anlıyor ve her iki filminin Soundtrack'i de birbirinden güzel. Kim bilir belki de "Jazz'ı sevmeyen nesle aşina değiliz ekolü"nden geldiği içindir.

   Hikayeye bakıldığında ilk başta çok tekdüze geliyor insana. Nitekim karakter ve mekanların azlığı da bir 'olur mu böyle' sorusu getirse de akıllara bence filmi azken çok yapan şey de tam olarak bu. Gereksiz herhangi bir şey yok. Her şey tam kararında ve olması gerektiği gibi.

   Filmi izlerken defalarca "Hmm, şimdi şöyle olacak." dedim ama hiçbirinde tutmadı tahminim. Olmasını beklediğim şeyin tam da filmin sonunda olması ve o noktada da filmin bitmesi var ya şok! Ama ne mutlu şok.

   Yani ne diyeyim daha anlayın işte: Bu film bir harika dostum. Tek üzüntüm bu filmi müzikten pek de anlamayan birisi olarak izlemiş olmam ve size tavsiyem eğer hala izlemediyseniz bu işlerden anlayan biriyle izleyin ve kesinlikle kaliteli bir ses sistemi ile izleyin çünkü ses, bu filmin ana etkeni diye düşünüyorum.

   Hatime: Melissa Benoist çok tatlı bir detay olmuş ve Caravan sen ne muhteşem bir şeysin! Ayrıca bu filmde de Chazelle müzikler için Justin Hurwitz'le çalışmış ve harika bir sonuç ortaya çıkmış. Artık bu ismi unutmam mümkün değil.

   Filme adını veren Hank Levy bestesi olan Whiplash'i bu haliyle çok sevdim. Orijinal halini de Metallica'dan dinledim ama Metal Müzik pek sevmediğimden (gençken dinlerdim elbet ama insanın zevkleri zamanla değişebiliyormuş.) bana hitap etmedi.

           BURADAN SONRA SPOILER

   Not:Filmden sonra Ekşi Sözlük'te neler yazmışlar diye baktım da şunu aynen ben de yaşadım. "Ben aslında Nicole'ün sevgilisi falan olmadığını, canını acıtmak için Andrew'a yalan söylediğini, konser günü de salonda olacağını düşünmüştüm ama bir anlığına unuttuğum şey bu filmin ucuz bir aşk filmi olmadığıydı."

   Not2: Filmin en heyecanlı yerinde birden İstanbul yazısını görmek ve bateride kullanılan zillerin markası olduğunu anlayıp içten içe "vay be!" demek de başka bir güzellikti filmle ilgili.

   Not3:Ekşi Sözlük'te filmi övenler olduğu kadar yerenler de olmuş ve bu olumsuz eleştiri yapan kesimin en büyük iddiaları filmi overrated bulmuş olmaları. Yani hakettiğinden fazla değer verilip abartıldığını düşünüyorlar filmin. Onlara şunu söylemek istiyorum: Overrated La La Land'dir. Bir lafım da Whiplash'i överken ağızlarına Marvel ve süper kahramanları dolayıp bu filmi beğenmeyenlerin zekasının Captain America gibi bir şey izlemeye ancak yeteceğini söyleyenlere: Canım benim, Captain America: The Winter Soldier gelmiş geçmiş en iyi dramlardan biridir. Sevmiyorsan izleme canım kardeşim, izlemeden yorum yapıyorsan da yapma. (Nolan'a da selam vereyim şuracıktan. Hala gelmiş geçmiş en iyi Batman serisinin mimarı olduğu ve bu serinin de kallavi bir dram yönü olduğu için) (Heath Ledger senin de toprağın bol olsun: Joker'i hafızalara kazıyan adam.)

   Önemli bir not: Son sahne, zillerin düzeltilmesi gibi muhteşem detaya kadar Buddy Rich'in şu canlı performansından alınmış.

  Bu film aynı sene çıkan Birdman'le çok kıyaslanmış. Bazıları onu bazıları da bunu daha iyi bulmuş. Ben izlemediğim için henüz yorum yapamıyorum ama listeye aldım onu da. Bir de buna benzer güzel film olarak sıklıkla Black Swan önerilmiş. Kötü film değil tabi ama ben sanırım Natalie Portman'ı sevmediğim için o filme de biraz soğuğum açıkçası.

   *Bundandır ki yazıyı bir hafta beklettikten sonra tekrar gözden geçirip şimdi yayınlıyorum.

  **Gece 3.30 sularıydı.

   Valla son not: Şurada filmin ilk hali olan kısa metraj ile uzun metrajın bir kombosunu bulabilirsiniz ve de filmin yapılış sürecine dair ilginç ayrıntıları.

   Vesselam.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖLMEDEN ÖNCE YAPILACAK 100 ŞEY

  Bu aralar yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biri de blog okumak. İnstagram hesabından (@kederlikavun) takip ettiğim sevgili  Șeyma Mektepli  'nin de bloğu olduğunu farkedince hemen okumaya başladım ve başlıkta gördüğünüz yapılacaklar listesine dair bir yazısına denk geldim. Hoşuma gitti ve eğlenceli bir şeyler yapmak için tam sırası diye düşünüp ben de kendi listemi hazırladım. (Bazıları çocukluğumdan beri hayalim olan ve hali hazırda yeni gerçeklestirdiklerim ve üstleri çizili.) Yaptığım maddelerin üstünü çizmeye devam edeceğim elbette. Bir de henüz yüz maddeye ulaşamadım ama yeni keşiflerde bulunup okumaya devam ettikçe öğreneceklerim, eminim yeni istekler oluşturacaktır bende. Sizin tavsiyeleriniz veya listeleriniz varsa ve benimle paylaşırsanız mutlu olurum. Keyifli okumalar. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ İkinci üniversiteye başla ve bitir.(Edebiyat Bölümü) Nemrut Dağı'na çık. Kapadokya'yı gör. İngilizce öğren. (Okuma ve konuşma) IMDB Top250

K-DRAMA'YA MERHABA

  Evet, sonunda oldu. Yıllardır uzak durduğum aramıza mesafe koyduğum K-Drama'nın bağımlısı olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum.   Şimdiden bir sürü klişeye aşina oldum bile. Sakar kızlar, birbirine yemekle vurmalar, saç bağlayıp toka takmalar ve muhakkak birilerinin ayakkabısını bağlamak ya da giydirmek. Ah ama en güzeli aşık olunup rüyalara misafir edilesi oppalar.🫠  İlk başladığım Kore dizisi Dr.Slump ama o güncel bir dizi olduğu ve bölümleri haftada bir yüklendiği için ilk bitirdiğim dizi W Two Worlds oldu.  Benim için K-Drama'ya daha iyi bir giriş olamazdı diye düşünüyorum. Çizgi romanları çok seven biri olarak bu dizide webtoon dünyasının ve gerçek dünyanın birbirinin içine girmiş olması bir şeylerin silinip baştan yazılması yaratılan karakterlerin kaderlerini cüz'i iradeleriyle değiştirmeleri muhteşemdi. Dizinin içinde sık sık webtoon çizimlerini görmek de beni çok mutlu etti.  Bu arada iddia ediyorum daha önce kimsenin farkına varmadığı bir şeyi keşfettim. Tür

TRUE BEAUTY ve AKRAN ZORBALIĞI

  Türkiye'de akran zorbalığı ile alakalı ilk tez 2001 yılında yazılmış ve o yıllarda çok dikkat çekmemiş. Oysa günümüze doğru geldikçe bu konuda yazılan tezlerin inanılmaz bir hızla arttığını görüyoruz.  YÖK-Tez'deki verilere göre konuyla alakalı olarak 2021 yılında 28, 2022'de 36 ve 2023 yılında 37 adet tez yazılmış. Google Akademik'te ise 2020 yılından bu yana akran zorbalığı içerikli 3530 adet makaleye ulaşabiliyoruz. Bu da demektir ki dünyada olduğu gibi ülkemizde de akran zorbalığı her geçen gün artarak devam ediyor. 2023 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi'nde yer alan Tüm Boyutlarıyla Akran Zorbalığı adlı makalede Mahi Aslan ve Mehmet Oğuz Polat konuyla alakalı olarak "Akran zorbalığı toplumumuzda yaygınlaşarak kritik bir halk sağlığı sorununa dönüşmektedir... Akran zorbalığını tanımlamak için önemli kriterler vardır; zorbalığın sistematik olarak devam etmesi, güç dengesizliğine sahip olması, kasıtlı olması gibi. Zorbalığı deneyimlemek