Ana içeriğe atla

OCAK 2018 Filmlerim (Bölüm 2)



GHOST IN THE SHELL (ANİMASYON)

  Yapım Yılı: 1995

  Yönetmen: Mamoru Oshii

  IMDB Puanı: 8/10

  Benim Puanım: 6/10

  Ghost in the Shell ismini ilk defa Scarlett Johansson'lı filmi çıktığı zaman duydum ve tabi ki gördüğüm pek çok olumsuz yorumdan sonra bu film yerine orijinal animesini izlemeye karar verdim. Filmin aksine anime çok övülüyor fakat ben belki de izlediğim anın şartlarından (çocuklar ve her on dakikada bir benden bir şey istemeleri...vs.) dolayı övüldüğü kadar sevemedim. Daha önce anime izlemişliğim de yok açıkçası Sailor Moon (Ay Savaşçısı)'nı saymazsak. Ama hareketlilik, renklerin kullanımı ve müzik anlamında gayet güzeldi. Ayrıca hikayenin geçtiği ortama dair vermek istediği hissi çok güzel geçiriyor size. O konuda herhangi bir zorluk yaşamadım. 

  Fakat anlatmak istediklerini anlamak için epey kafa yormak gerekiyor her ne kadar Matrix'ten bu tarz şeylere alışık olsak da. (Bu arada Matrix bu animeden yola çıkılarak/ etkilenilerek yapılmış.) Belki bu da ilk izlenildiğinde değil de tekrar izlenildiğinde anlaşılıp kıymete binecek yapıtlardandır. Tekrar bir şans vermeyi düşünüyorum bu bakımdan ama dediğim gibi bende beklediğim etkiyi bırakmadı.



KOLERA GÜNLERİNDE AŞK

  Yapım Yılı: 2007

  Yönetmen: Mike Newell

  IMDB Puanı: 6,4/10

  Benim Puanım: 5/10

  Bu film benim için tam bir hayal kırıklığı. Gerçekten neresinden tutarsam tutayım elimde kalıyor. Yani berbat kurgusundan mı bahsetsem, hikayenin yavanlığından mı yoksa makyajla yaşlandırmanın (!) nasıl başarılamadığından mı... Kitap da bu kadar sığ ve basit mi bilmiyorum ama filmde tek iyi şey belki de Javier Bardem'di. Ki onu da ilk gençliğinde bir başka aktör canlandırıyor ama aradan bir kaç sene geçtiğini anladığımızda birden karşımıza J. Bardem çıkıyor. Oysa ki kadın oyuncuda hiçbir değişiklik yok. Hatta öylesine hiçbir şey değişmiyor ki yıllar geçip J.Bardem dede olduğunda bile kadın yaşıt olmalarına rağmen hala otuzlu yaşlarında gösteriyor. Daha da bir şey demeye gerek olmadığını düşünüyorum. Size tavsiyem TV.de bile denk gelse kanalı değiştirin. 




KINGSMAN - GOLDEN SIRCLE

  Yapım Yılı: 2017

  Yönetmen: Matthew Vaughn

  IMDB Puanı: 6,9/10

  Benim Puanım: 6,8/10

  İlk Kingsman filmini çok severek izledim ve ikincisini her ne kadar sinemada izlemeyi istemiş olsam da vizyondayken fırsat bulamadım bir türlü ve oturup evde izledim. 

  İlk filme göre Golden Sircle'ın tempo ve akışında bariz bir düşüş görülüyor. Ve elbette etkileyicilik konusu da aynı şekilde çünkü artık aşağı yukarı filmden ne beklemeniz gerektiğini ve karşınıza ne gibi şeyler çıkabileceğini biliyorsunuz.

  Buna rağmen kendini seyirciyi çok da sıkmadan izletmeyi başarıyor. Eminim sinema perdesinde çok daha etkileyici olacak olan sahneler benim 5.5 inçlik telefon ekranımda ve vasat olan ses sistemimle epeyi bir kan kaybetmiştir ama buna rağmen izlediğime pişman olmadığım, eğlendiğim ve seyir keyfimle konsantrasyonum yine çocuklar tarafından sıkça bölünmüş olmasına rağmen memnun bir ifadeyle bitirdiğim bir film oldu.

  Oyunculuklara gelecek olursak; Taron Egerton inandırıcı bir performans sergiliyor, Mark Strong çok tatlı ve izlemesi keyifli bir karakter ortaya koyuyor;  ki ilk filmde de böyleydi zaten. Colin Firth de Colin Firth nihayetinde. Sanırım en sevdiğim oyunculuklardan biri de Game of Thrones'daki karakterine ve onu canlandırma biçimine hayran olduğum Pedro Pascal. Sanki bu adam ne oynasa iyi olurmuş gibime geliyor ve yandan yandan gülümseyen haline de bayılıyorum. :) Tabii Julianne Moore'dan da bahsetmeden geçmek olmaz. Açıkçası bu kadın kafamı karıştırıyor, bazen her filmde aynı şekilde oynadığını düşünsem de bazen de gerçekten kaliteli performans sergilediğini düşünüyorum. Burada da gayet başarılı buldum. (Ama ben şu ana kadar en çok Açlık Oyunları'ndaki gerçekçi performansını beğendim. Oynadığı karakteri en az beş mertebe yukarı taşıdığını düşünüyorum.)

  Öte yandan müzikler çok iyi seçilmiş, filme ekstra ahenk katıyor, özellikle dövüş sahnelerinde duyduklarımıza bayıldım. Bundan bahsetmişken de dövüş koreografilerinin çok güzel olduğunu ve tek planda (One- Shot) kamerayı döndürerek çekilen sahnelerin şahane olduğunu dillendirmeden de edemeyeceğim.Artık film ve dizilerde daha sık görmeye başladığımız bu tekniği ben çok seviyorum.

  Senaryoda zaman zaman anlamsızlıklar ve kopukluklar olsa da zaten filmin absürd olduğunu kabul ederek izlediğimden çok fazla rahatsız olmadım; fakat isterdim ki Colin Firth'ü fragmanda görmeseydik de sürpriz olsaydı bize dönüşü.




LOVING VINCENT

  Yapım Yılı: 2017

  Yönetmen: Dorota Kobiela, Hugh Welchman

  IMDB Puanı: 7,9/10

  Benim Puanım: 10/10

  Loving Vincent animasyon türünde bir film olsa da ben kesinlikle animasyon gibi göremiyorum onu. Muhakkak duymuşsunuzdur "125 ressamın 65.000 tabloyu Van Gogh'un kullandığı tekniği kullanarak, ressamın yağlı boya tablolarını canlandırmasıyla oluşturulan film..."  diye. İşte bu animasyondan çok daha farklı bir şey izliyormuşum gibi hissettirdi bana. Sanki Vincent bana kendi ağzıyla hayat hikayesini anlatıyordu. Her bir sahne bambaşka hisler, anlatması zor güzellikler barındırıyordu. Sanki o oradaydı ve ben elinden tutup gitme diyebilecektim. Sanki bütün bu gördüklerim gerçekti. Acısını, yalnızlığını öylesine derinden işledi ki kalbime ... Asla ara olmasını ya da filmin sonunun gelmesini istemedim. Aksine bitmesin ve de Vincent gitmesin istedim.

  Sanki arkadaşımmış gibi ilk adıyla hitap etmem cüretkar gelebilir belki bazılarınıza ama bu filmi izledikten sonra arkadaş olmadığınızı düşünmek neredeyse imkansız. Son sahnenin ardından onun ellerini tutamayışım, gidişine engel olamayışım (sanki bu mümkünmüş gibi) o kadar üzdü ki gözlerimden akan yaşlara engel olmadım. Etrafımdaki insanlar ne der diye düşünmeden bıraktım kendimi, ağladım cast akarken.

  Evet, eskiden beri çok severim Van Gogh'u, resimleri hep hoş görünür gözüme. Ruhuma hitap edip, sarar sarmalar sanattan aldığım zevkle. Fakat artık bambaşka bir şeye dönüştü bu beğeni. Artık onu daha iyi tanıyormuşum, yaşadıklarını daha iyi anlıyormuşum ve hayattayken karşılaşsaydık arkadaş olabilirmişiz gibi hissediyorum. 

  Daha sayfalarca Loving Vincent bana neler hissettirdi anlatabilirim. O yüzden bu, ömrüm boyunca herhangi başka bir filmle karşılaştıramayacağım ve kategorize edemeyeceğim bir yapıt olarak kalacak. Ve ne mutlu bana ki bu olağanüstü güzellikteki eseri sinema perdesinde izleyebildim. Umarım film festivallerinden birinde yahut Başka Sinema'da yeniden gösterime girer ve ben tekrar izleyebilirim. Ayrıca buradan sevgili Tuba ve Gülay'a teşekkür etmeyi de bir borç bilirim. Onlar olmasa gidemezdim büyük ihtimalle Vincent'ı izlemeye. 

  O zaman bir teşekkür de canım eşime gelsin, çocuklarla ilgilenip kendime vakit ayırmama fırsat verdiğin için teşekkürler sevgilim.

  Muhakkak ama muhakkak izleyin. Ben daha ne diyeyim?



ANALYZE THIS

  Yapım Yılı: 1999

  Yönetmen: Harold Ramis

  IMDB Puanı: 6,7/10

  Benim Puanım: 7/10

  Robert De Niro'nun drama oyunculuğu kadar komedi oyunculuğunun da harika olduğunu hala bilmiyorsanız, buradan başlayabilirsiniz. 

  Bence hikaye çok güzel yazılmış, film gayet tempolu ve akıcı ilerliyor. Durup da şu sahne beni sıktı diyebileceğim herhangi bir yer yok film içerisinde. 

  De Niro ne kadar iyiyse Billy Crystal da o kadar iyi bence. Birbirleriyle olan uyumları ve size de hissettirmeyi başardıkları enerjileri, filmi izlerken daha mutlu olmanızı sağlıyor. (Bu nasıl bir cümle oldu böyle? :) )

  Çok fazla bir şey söylemeye gerek olduğunu düşünmüyorum, canınızın sıkkın olduğu bir gün ya da sadece eğlencelik bir şeyler izlemek istediğinizi ve keyiflenmeye ihtiyacınız olduğunu düşündüğünüzde açın izleyin.


ANAZLYZE THAT

  Yapım Yılı: 2002

  Yönetmen: Harold Ramis

  IMDB Puanı: 5,9/10

  Benim Puanım: 6,5/10


  İkincisini de niye çekmişler hiç olmamış, diyemeyeceğim bir devam filmi. Elbette ilki kadar dinamik değil ama izlenmeye değer. Yani ben sadece içinde Robert De Niro var diye bile izlerim; evet, seviyorum merkez. 






















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖLMEDEN ÖNCE YAPILACAK 100 ŞEY

  Bu aralar yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biri de blog okumak. İnstagram hesabından (@kederlikavun) takip ettiğim sevgili  Șeyma Mektepli  'nin de bloğu olduğunu farkedince hemen okumaya başladım ve başlıkta gördüğünüz yapılacaklar listesine dair bir yazısına denk geldim. Hoşuma gitti ve eğlenceli bir şeyler yapmak için tam sırası diye düşünüp ben de kendi listemi hazırladım. (Bazıları çocukluğumdan beri hayalim olan ve hali hazırda yeni gerçeklestirdiklerim ve üstleri çizili.) Yaptığım maddelerin üstünü çizmeye devam edeceğim elbette. Bir de henüz yüz maddeye ulaşamadım ama yeni keşiflerde bulunup okumaya devam ettikçe öğreneceklerim, eminim yeni istekler oluşturacaktır bende. Sizin tavsiyeleriniz veya listeleriniz varsa ve benimle paylaşırsanız mutlu olurum. Keyifli okumalar. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ İkinci üniversiteye başla ve bitir.(Edebiyat Bölümü) Nemrut Dağı'na çık. Kapadokya'yı gör. İngilizce öğren. (Okuma ve konuşma) IMDB Top250

K-DRAMA'YA MERHABA

  Evet, sonunda oldu. Yıllardır uzak durduğum aramıza mesafe koyduğum K-Drama'nın bağımlısı olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum.   Şimdiden bir sürü klişeye aşina oldum bile. Sakar kızlar, birbirine yemekle vurmalar, saç bağlayıp toka takmalar ve muhakkak birilerinin ayakkabısını bağlamak ya da giydirmek. Ah ama en güzeli aşık olunup rüyalara misafir edilesi oppalar.🫠  İlk başladığım Kore dizisi Dr.Slump ama o güncel bir dizi olduğu ve bölümleri haftada bir yüklendiği için ilk bitirdiğim dizi W Two Worlds oldu.  Benim için K-Drama'ya daha iyi bir giriş olamazdı diye düşünüyorum. Çizgi romanları çok seven biri olarak bu dizide webtoon dünyasının ve gerçek dünyanın birbirinin içine girmiş olması bir şeylerin silinip baştan yazılması yaratılan karakterlerin kaderlerini cüz'i iradeleriyle değiştirmeleri muhteşemdi. Dizinin içinde sık sık webtoon çizimlerini görmek de beni çok mutlu etti.  Bu arada iddia ediyorum daha önce kimsenin farkına varmadığı bir şeyi keşfettim. Tür

TRUE BEAUTY ve AKRAN ZORBALIĞI

  Türkiye'de akran zorbalığı ile alakalı ilk tez 2001 yılında yazılmış ve o yıllarda çok dikkat çekmemiş. Oysa günümüze doğru geldikçe bu konuda yazılan tezlerin inanılmaz bir hızla arttığını görüyoruz.  YÖK-Tez'deki verilere göre konuyla alakalı olarak 2021 yılında 28, 2022'de 36 ve 2023 yılında 37 adet tez yazılmış. Google Akademik'te ise 2020 yılından bu yana akran zorbalığı içerikli 3530 adet makaleye ulaşabiliyoruz. Bu da demektir ki dünyada olduğu gibi ülkemizde de akran zorbalığı her geçen gün artarak devam ediyor. 2023 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi'nde yer alan Tüm Boyutlarıyla Akran Zorbalığı adlı makalede Mahi Aslan ve Mehmet Oğuz Polat konuyla alakalı olarak "Akran zorbalığı toplumumuzda yaygınlaşarak kritik bir halk sağlığı sorununa dönüşmektedir... Akran zorbalığını tanımlamak için önemli kriterler vardır; zorbalığın sistematik olarak devam etmesi, güç dengesizliğine sahip olması, kasıtlı olması gibi. Zorbalığı deneyimlemek