Ana içeriğe atla

ŞUBAT 2018 Filmlerim (Bölüm 2)



Şubatın üzerinden 4 ay geçtikten sonra yazmaya fırsat bulabildiğim için bu yazıyı, elbette izlediğim filmler hakkında o anki tüm hislerimi ve düşüncelerimi hatırlayamıyorum. Bu sebeple bu yazıda yer alan filmleri daha genel hatlarıyla ve hatırımda kalanlarla değerlendireceğim. Öyleyse başlayalım:



BLACK PANTHER





  Yapım Yılı: 2018

  Yönetmen: Ryan Coogler

  IMDB Puanı: 7,5/10

  Benim Puanım: 7/10

  Öncelikle şunu söylemeliyim ki bu filmi iki bölümde inceleyeceğim. Bunun sebebi de aynı anda iki farklı önemi haiz olması. Birincisi eğer benim gibi siz de bir MCU (Marvel Cinematic Universe) sever iseniz filme bakış açınızdaki öncelik filmin Sinematik
Evren'deki yeri ve biçimi olacaktır. Bu şekilde baktığım zaman eli ayağı düzgün ve başarıyla kotarılmış bir ilk hikaye görüyorum. Daha önce Black Panther 'in herhangi bir çizgi romanını okumadığım için sadece önceki filmden (Captain America: Civil War) bildiklerimle ve o bağlantılar doğrultusunda seyrettim ve keyif alarak, sıkılmadan hatta biraz da gaza gelmiş olarak ayrıldım sinemadan. Önceki filmi izlememişseniz de seriden bağımsız olarak  rahatlıkla izleyebilirsiniz bunu. Elbette tüm diğer "origin story"lerde gördüğümüz klişeler de vardı filmde ama farklılıkların da fazla olması (özellikle etnik anlamda) sıkılmaya müsaade etmiyordu. 

  Filmin fragmanını ilk gördüğümde beni en çok heyecanlandıran şey kadın karakterlerdi. Birbirinden güçlü, güzel ve cesur kadınların olduğu bir filme yükselmemem mümkün değildi. Film de gerçekten kadın kahramanların hakkını fazlasıyla vermiş. Sinema sektörünün %98'ine hakim olan o bilindik; naif, ürkek, geri planda kalan kadın portresinin dışına çıkarak sektöre büyük bir yenilik getirmiş olması benim şu an, sanırım en çok ilgilendiğim konu. Tabi ki bunu başlatan Wonder Woman filmiydi ama ben o filmin bahsedildiği gibi feminist değil aksine seksist olduğu düşüncesindeyim. Buna bir kanıt sunmam gerekirse de baş kahramanımızın çekim açılarını incelemenizi tavsiye ederim. 

  MCU'dan bağımsız olarak irdelenmesi gereken ve zaten medyada, forumlarda hatta akademik alanda fazlasıyla irdelenmiş olan bir diğer konu da ırkçılık mevzusu. Sanırım bu film, Amerikan Tarihi açısından da bir mihenk taşı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Filmin içinde rol alan beyaz tenli oyuncu sayısının parmakla sayılacak kadar az olduğunu ve filmin fantastik bir temayla çekilmiş (yazılmış) olmasına rağmen siyahi ırkın adeta özgürlük propagandasını yaptığını söylersem yeterince açıklamış olurum durumu, diye düşünüyorum. Ama bu konularda ahkam kesecek kadar bilgi sahibi olduğumu iddia edemem o yüzden de çok sevdiğim bir YouTube Video Serisi'nin şu parçasını izlemenizi şiddetle tavsiye ediyorum.

  Filmin sinemasal yapısına geri dönecek olursak öncelikle çok başarılı yazılmış ve Michael B. Jordan tarafından da çok iyi canlandırılmış bir  baş kötüsü olduğunu söylemek isterim. Öyle ki bu karakterle çok rahat empati kurabiliyor ve hatta kendinizi ona hak vermekten alıkoyamıyorsunuz. Senaryoyu genel olarak beğendim ama mesela Wakanda hakkında daha çok bilgi sahibi olmayı da isterdim. O kısımlar biraz yüzeysel geçilmişti. Fakat Wakanda'yı ve oraya ait olan kültürel yapıyı da çok, çok, çok başarılı bir şekilde canlandırmış oldukları kanaatindeyim. CGI (görsel efekt) ile yapılmış olsa da şehrin görüntüsü çok iyiydi. Ama özellikle o kıyafetler, kullanılan aletler, savaş araç gereçleri vs. adeta bir şölene gelmişim hissi yaşattı bende. Sanat departmanını buradan ayakta alkışlıyorum. Bazı yerlerde sıkıntıları olsa da genel anlamda CGI kullanımı da başarılıydı. 

   Müziklere gelirsek özellikle Afrika'ya ait sazların kullanılarak yapıldığı parçalara bayıldım. Filmin havasına harika uyması bir yana insanın o atmosfere çok daha kolay adapte olmasına ve filmin içine girebilmesine imkan tanıyor. 

  Oyuncu performansları başarılıydı ama Martin Freeman için pek de iyiydi diyemeyeceğim. KafeinSiz'den Berk'in de dediği gibi sanki her filmde sadece kendini oynuyor. 

Genel olarak bahsedeceğim dememe rağmen epeyce uzatmışım, son olarak MCU sevseniz de sevmeseniz de keyif alarak izleyeceğinizi düşünüyorum bu filmi diyerek sıradakine geçiyorum. 


KICK ASS






  Yapım Yılı: 2010

  Yönetmen: Matthew Vaughn

  IMDB Puanı: 7,6/10

  Benim Puanım: 6,8/10



  Yönetmen Matthew Vaughn'ın filmografisine baktığınız zaman ilk göze çarpan filmler; Stardust, X Men: First Class, Kingsman: The Secret Service. Bu da filmden ne beklemeniz gerektiğini aşağı yukarı anlatıyordur sanırım.

  Bu film süper kahraman filmiymiş gibi görünse de tam olarak öyle değil aslında. Hatta ortada bir süper güç filan da yok. Çizgi Roman uyarlaması olduğu bir gerçek fakat fantastikten ziyade absürt bir hikaye. Ki zaten Çizgi Roman dediğimiz şey sadece fantastik hikayeler ve süper kahraman hikayelerinden ibaret olmayan çok geniş kapsamlı bir türdür. Daha çok bilgi için bakınız: Çizgi Roman nedir?

  Eğer bu tarz filmleri seviyorsanız kafanızı çok da yormayacak ama aynı zamanda sizi de sıkmayacak eğlenceli bir film olduğunu söyleyebilirim.

  Filmin ritminin gayet dinamik olduğunu düşünüyorum ve hikaye de başarılı bir şekilde uyarlanmış. Aslında, maalesef çizgi romanını okuyamadığım için bu bağlamda bir kıyaslama yapamıyorum fakat genel izlenimim bu yönde.

  Aslında çok da fazla konuşabileceğim şey yok film hakkında. Şunu söyleyeyim başrol oyuncusu bence çok iyi yansıtmış karakteri. Küçük kız da başarılı ve hatta ben bu filmde Nicholas Cage'i de sevdim diyebilirim. Normalde mimiksiz ve donuk bulurum oyunculuğunu ve üzerimde etki bırakamaz pek. Tamam kabul, küçükken Melekler Şehri'ni izleyip ağlamıştım ama o kadar sadece. Burada belki de karakterden dolayı bir sevimli geldi gözüme.


ROCKY 4







  Yapım Yılı: 1985

  Yönetmen: Sylvester Stallone

  IMDB Puanı: 6,8/10

  Benim Puanım: 7/10

  Evet, geldik benim bu aydaki en sevdiğim bölüme. Rocky benim için çok özel yeri olan bir film. Çünkü ben henüz ortaokul sıralarında okuyan bir "dört göz" iken babamla birlikte yaptığımız belli başlı rutinlerimiz vardı ve bunlar da benim için bir hayli kıymetli/ydi.

  Bir: Radyodan "Arkası Yarın" ve "Radyo Tiyatrosu" dinlemek.

  Sabahları babam okula gitmeden evvel tıraş olurdu ve radyoyu banyo kapısının yanındaki çamaşır makinesinin üstüne koyardı. O tıraşını olurken ben de banyonun önünde gözümü tıraşından ayırmazken kulaklarımı da radyoya verirdim.

  İki: Akşamları, tam da yemek zamanına denk gelip annemi sinir küpüne çeviren, "A Takımı"nı izlemek.

  O zamanlar her odada ayrı TV olayı yoktu tabii. Sadece bir tane olur ve de salona konurdu. En sevdiğim karakter Murdock'tı bu arada ve B. A ile olan arkadaşlıklarına bayılıyordum. B. A. de ikinci favorimdi elbette. Aykırı diye adlandırılanları sevmek tabiatımda var çünkü!

  Üç: Abimin ve annemin sevmediği tarzda filmler izlemek. Ve bunlar arasında Rocky, Jackie Chan filmleriyle birlikte başı çekiyordu. 

  Şimdi burada bir kaç ayrıntı daha vermek istiyorum. Evimizde hem abime hem de bana yetecek kadar oda olmadığı için, ikimiz de büyüdüğümüz zaman abim, büyük olmasının getirdiği avantajla çocuk odasını almaya hak kazanırken ben de salonumuzun şekli itibariyle küçük bir kutuya benzeyen bölümünün ahşapla kapatılarak oda haline getirilmesiyle oraya yerleşmiş bulundum. Sadece bir ranza uzunluğunda olan odama ekstra sığan tek şey de kitaplığımdı. Ama şu an bıraksanız yine gider o odada kalırdım ve fakat bu yazının konusu değil bu. Belki başka bir yazıda uzun uzun anlatırım eskileri. İşte ben bu odada kalmanın avantajını geceleri salonu arka bahçemmiş gibi değerlendirerek epey kullandım. İzlediğim filmlerde aklımdan çıkmayan dövüş sahnelerini kaç kere canlandırmışımdır kim bilir o sokak lambasıyla aydınlanan odada. Kendimi Rocky yapıp rakiplerimi nakavt ettiğim çoktur anlayacağınız. 

  Henüz filmle ilgili hiçbir kelam etmediğim halde yazının uzayıp gitmesine bakacak olursanız Rocky ile olan duygusal bağımı da anlarsınız. Yani demem o ki benim aldığım zevki, hazzı siz almayabilirsiniz bu filmden. Aslında bu her film için geçerli ama bunda daha da geçerli.

  Evet, gelelim filme. Rocky, karakter olarak benim çok sevdiğim bir kahraman. Ve bütün filmler boyunca da çok güzel işlendiğini düşünüyorum. Onun sembol haline gelmiş kıyafetlerini; deri ceketini, şapkasını nerede görsem gözümün önünden bütün o filmografi akıp gidiyor ki bunun reklam ve pazarlama anlamında bir başarı olduğunu düşünüyorum. Bir gün Amerika'ya gidersem de kesinlikle yapmak istediklerim arasında Philadelphia'daki "Rocky Merdivenleri"ni koşarak tırmanmak yer alıyor. 

  Filmlerin hepsinde aslında belli bir kemik yapı var, o hiç değişmiyor ama oraya giden yol ve o yola götüren sebepler değişiyor. Heyecan anlamında ve akışta herhangi bir sıkıntısı yok ve finali de hep güzel yapıyor.

  Bu filmde eleştirilebilecek en belirgin şey elbette filmin Amerikan propagandası yapması olabilir. Gerçi kaç film bunu yapmıyor ki zaten? Ama ben bunu eleştirmeyeceğim. Çünkü şu an çok klişe gelse de bize Amerika-Rusya soğuk savaşı, o zamanların halihazırdaki konjonktürüne bakınca gayet normal görünüyor bu konu üzerinden filmi çekmeleri. Ama şunu da belirtmeliyim ki Rus boksör rolünde oynayan aktör Dolph Lundgren'den çok uzun bir süre nefret ettim. 

  Bunların dışında bahsetmek istediğim tek şey filmin müzikleri. Sanırım bugüne kadar yapılmış en iyi film müziklerindendir Rocky Soundtrack'i. Eye of the Tiger'ı hayatında bir kere olsun duymamış birini hayal edemiyorum. Ama özellikle de serinin bu bölümdeki müzikleri ayrı efsane. Açın Spotify'dan dinleyin derim. Uygulamanın arama kısmına Rocky 4 Soundtrack yazarak ulaşabilirsiniz.


ROCKY 5






  Yapım Yılı: 1990

  Yönetmen: John G. Avildsen

  IMDB Puanı: 5,2/10

  Benim Puanım: 6,2/10

  Bu filmi diğerlerinden ayıran en önemli faktör final sahnesinin ringde değil sokakta geçmesi bence. Ayrıca kahramanın karakter gelişiminin de en iyi yansıtıldığı film olduğunu düşünüyorum. Ve sözlerimi "Acı yok Rocky! Acı yok!" diyerek bitiriyorum.

  Not: Dublaj sevmeyen hatta dublajdan nefret eden biri olarak şunu söylemek isterim ki Sezai Aydın mükemmel bir iş çıkarmış. Seriyi orijinal dilinde de izlesem, TV'de denk gelip dublajlı da izlesem sanki kahramanımız iki versiyonda da aynı sesle konuşuyormuş gibi hissediyorum.

CREED







  Yapım Yılı: 2015

  Yönetmen: Ryan Coogler

  IMDB Puanı: 7,6/10

  Benim Puanım: 7,3/10

  Rocky ve boks efsanesinin CREED'le geri dönüşü muazzam olmuş. Filmden vizyon tarihinin üzerinden üç yıl geçtikten sonra haberdar olduğuma mı üzülsem yoksa ikinci filmin gelmesinin çok yaklaşmış olmasına mı sevinsem bilemiyorum.

  Öncelikle şunu belirtmek isterim ki filmin ana müziği (Lord Knows/Fighting Stronger) harikulade güzel. Yaklaşık iki ay boyunca aralıksız dinledim ve şu an bu yazıyı yazarken yine dinliyorum yine inanılmaz keyif alıyor ve coşuyorum. Bu müziği her dinlediğimde ise aklımdan şu geçiyor: İşte bir süper kahraman filminde olması gereken müzik bu. Neden Marvel bunu başaramıyor? MCU'da sevdiğim müzikler var elbette ama hiçbiri bunun eline su dökemez.

  Senaryonun karakter odaklı olması ve olaylar yerine ağırlıklı olarak insan ilişkileri ve psikolojileri üzerinden ilerlemesi beni çok mutlu etti. Filmi izlerken hiç sıkılmadım ve her karakter üzerinde ayrı ayrı düşünme fırsatı elde ettim. Rocky'nin artık yaşlanmış ve tamamen bir akıl hocası, bir koça dönüşmüş olması ise kendi filmlerindeki karakter gelişimini artık tamamlamış olduğunu gösteriyor bize.

  Başroldeki tüm kahramanları ve onların kişisel hikayelerini sevdim, birbirleriyle olan bağlantılarının doğal yollardan gelişmesi ve zorlama olmaması da filmin artılarından. Oyuncu performansları başarılı. Sylvester Stallone bildiğimiz gibi, zaten artık onun bir parçası tamamen Rocky olmuştur bence. (: Tessa Thompson oldukça sempatik, Michael B. Jordan ise döktürmüş. Bu filmde de Black Panther'de olduğu gibi oyunculuğun hakkını vermiş, ne diyebilirim ki? Ayrıca iki film arasındaki bir diğer ortak nokta da yönetmenin aynı kişi oluşu. Ve fakat Creed'in gelecek olan ikinci filminde Coogler abimiz MCU'ya rekorla girişinden midir bilinmez, filmi yönetmeyi kabul etmemiş. Umarım bu Creed için olumsuz neticelere sebep olmaz. Çünkü devam filmini merakla bekliyorum.

  Çok fazla detay vermediğimin farkındayım bu filmle ilgili ama kısaca şunu söyleyebilirim Rocky seviyorsanız mutlaka izleyin, sevmiyorsanız da bir şans verin.

   Not: Yazıdaki renkli kısımlara dokunduğunuzda ilgili bağlantılara gideceğinizi biliyorsunuz değil mi? Sonra neden bahsediyor bu kız, bu adam da kimmiş filan demeyin de. 

  Aşağıya yorumlarınızı bırakmayı unutmayın. Sevgiyle kalın!
























Yorumlar

  1. Yazınızı birkaç defa okuduktan sonra ancak düzgün bir yorum yapabiliyorum. Filmlerden bahsediş şekliniz her zaman hoşuma gitmiştir zaten, Betül Hanım. Black Panther için kadınlarını çok sevmeniz özellik, filmden çok öncesine dayanıyordu. Burada ondan bahsetmeniz bana ne kadar tutarlı olduğunuzu gösterdi. Rocky hayatımda hiç izlemediğim halde müziklerini çok seviyorum. Filmi izlersen muhtemelen sevmem bu saatten sonra ama bir denemek istediğim filmlerden. Yine sizin sevdiğiniz Godfather serisi de bu denenecekler arasında.
    Creed bir ara çok ses getirdi, herkes konuştu diye hatırlıyorum. Sizin gözünüzden nasıl kaçtı bilemiyorum tabii. Sonunda izlemiş ve sevmiş olmanız güzel, tabii ki. Onun dışında yazım tarzınızı çok özgün buluyorum, hayat hikâyenizi içine katarak yazmanız benim çok hoşuma gidiyor. Okuma keyfini etkileyen etkenlerden (parantezin çok kullanımı gibi) arındırdığınız için daha keyifli bir okuma olduğunu söyleyebilirim. Elinize, emeğinize sağlık. Bir sonraki yazayı merakla bekliyorum!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahaha Sevgili Münevver, parantez kullanımına yaptığınız katkıda ötürü teşekkürü bir borç bilirim. Rocky'yi beraber izlemek istedim şimdi, belki o zaman sevme ihtimaliniz artar küçük hanım. Bu bir tekliiifff! :D Güzel sözlerin için teşekkür ederim! (:

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖLMEDEN ÖNCE YAPILACAK 100 ŞEY

  Bu aralar yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biri de blog okumak. İnstagram hesabından (@kederlikavun) takip ettiğim sevgili  Șeyma Mektepli  'nin de bloğu olduğunu farkedince hemen okumaya başladım ve başlıkta gördüğünüz yapılacaklar listesine dair bir yazısına denk geldim. Hoşuma gitti ve eğlenceli bir şeyler yapmak için tam sırası diye düşünüp ben de kendi listemi hazırladım. (Bazıları çocukluğumdan beri hayalim olan ve hali hazırda yeni gerçeklestirdiklerim ve üstleri çizili.) Yaptığım maddelerin üstünü çizmeye devam edeceğim elbette. Bir de henüz yüz maddeye ulaşamadım ama yeni keşiflerde bulunup okumaya devam ettikçe öğreneceklerim, eminim yeni istekler oluşturacaktır bende. Sizin tavsiyeleriniz veya listeleriniz varsa ve benimle paylaşırsanız mutlu olurum. Keyifli okumalar. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ İkinci üniversiteye başla ve bitir.(Edebiyat Bölümü) Nemrut Dağı'na çık. Kapadokya'yı gör. İngilizce öğren. (Okuma ve konuşma) IMDB Top250

K-DRAMA'YA MERHABA

  Evet, sonunda oldu. Yıllardır uzak durduğum aramıza mesafe koyduğum K-Drama'nın bağımlısı olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum.   Şimdiden bir sürü klişeye aşina oldum bile. Sakar kızlar, birbirine yemekle vurmalar, saç bağlayıp toka takmalar ve muhakkak birilerinin ayakkabısını bağlamak ya da giydirmek. Ah ama en güzeli aşık olunup rüyalara misafir edilesi oppalar.🫠  İlk başladığım Kore dizisi Dr.Slump ama o güncel bir dizi olduğu ve bölümleri haftada bir yüklendiği için ilk bitirdiğim dizi W Two Worlds oldu.  Benim için K-Drama'ya daha iyi bir giriş olamazdı diye düşünüyorum. Çizgi romanları çok seven biri olarak bu dizide webtoon dünyasının ve gerçek dünyanın birbirinin içine girmiş olması bir şeylerin silinip baştan yazılması yaratılan karakterlerin kaderlerini cüz'i iradeleriyle değiştirmeleri muhteşemdi. Dizinin içinde sık sık webtoon çizimlerini görmek de beni çok mutlu etti.  Bu arada iddia ediyorum daha önce kimsenin farkına varmadığı bir şeyi keşfettim. Tür

TRUE BEAUTY ve AKRAN ZORBALIĞI

  Türkiye'de akran zorbalığı ile alakalı ilk tez 2001 yılında yazılmış ve o yıllarda çok dikkat çekmemiş. Oysa günümüze doğru geldikçe bu konuda yazılan tezlerin inanılmaz bir hızla arttığını görüyoruz.  YÖK-Tez'deki verilere göre konuyla alakalı olarak 2021 yılında 28, 2022'de 36 ve 2023 yılında 37 adet tez yazılmış. Google Akademik'te ise 2020 yılından bu yana akran zorbalığı içerikli 3530 adet makaleye ulaşabiliyoruz. Bu da demektir ki dünyada olduğu gibi ülkemizde de akran zorbalığı her geçen gün artarak devam ediyor. 2023 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi'nde yer alan Tüm Boyutlarıyla Akran Zorbalığı adlı makalede Mahi Aslan ve Mehmet Oğuz Polat konuyla alakalı olarak "Akran zorbalığı toplumumuzda yaygınlaşarak kritik bir halk sağlığı sorununa dönüşmektedir... Akran zorbalığını tanımlamak için önemli kriterler vardır; zorbalığın sistematik olarak devam etmesi, güç dengesizliğine sahip olması, kasıtlı olması gibi. Zorbalığı deneyimlemek