Ana içeriğe atla

TRUE BEAUTY ve AKRAN ZORBALIĞI

 Türkiye'de akran zorbalığı ile alakalı ilk tez 2001 yılında yazılmış ve o yıllarda çok dikkat çekmemiş. Oysa günümüze doğru geldikçe bu konuda yazılan tezlerin inanılmaz bir hızla arttığını görüyoruz. 

YÖK-Tez'deki verilere göre konuyla alakalı olarak 2021 yılında 28, 2022'de 36 ve 2023 yılında 37 adet tez yazılmış. Google Akademik'te ise 2020 yılından bu yana akran zorbalığı içerikli 3530 adet makaleye ulaşabiliyoruz. Bu da demektir ki dünyada olduğu gibi ülkemizde de akran zorbalığı her geçen gün artarak devam ediyor.

2023 yılında Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi'nde yer alan Tüm Boyutlarıyla Akran Zorbalığı adlı makalede Mahi Aslan ve Mehmet Oğuz Polat konuyla alakalı olarak "Akran zorbalığı toplumumuzda yaygınlaşarak kritik bir halk sağlığı sorununa dönüşmektedir... Akran zorbalığını tanımlamak için önemli kriterler vardır; zorbalığın sistematik olarak devam etmesi, güç dengesizliğine sahip olması, kasıtlı olması gibi. Zorbalığı deneyimlemek ciddi sağlık etkileri olan yıkıcı bir ilişki sorunudur... Bunu deneyimleyen hem mağdurun hem zorbanın okul başarısı, sosyal ilişkileri, psikolojik sağlığı ve fiziksel sağlığı olumsuz etkilenmektedir... Dönemsel travmanın ötesinde zorbalığın etkileri yetişkinlikte de devam edebilir." diye belirtmişlerdir.

Akran zorbalığının çeşitleri ve yöntemleri vardır:



 "Güney Kore akran zorbalığı sorununun fazlaca yaşandığı ülkelerden biri olmuştur. Son zamanlarda ülkede artan zorbalık sorunundan gençler arasında intihar oranları ve intihara meyilli olma durumlarında bir artış meydana gelmiştir. Güney Kore’de artan okul şiddetine sebep olan bugünün gençliği geçmiş nesildeki öğrencilere kıyasla daha şiddetli ve acımasız hale bürünmüştür."*

Bütün bu bilgileri paylaştıktan sonra esas konumuza geçebiliriz: True Beauty.

Diziyi gerçekten çok sevdim, işlediği konu çok fazla dizi izleyenler için klişe gelebilir elbette ama aslında bir açıdan baktığımızda tüm dünya ülkelerinde en büyük toplumsal sorunlardan biri olduğu için de önemli. Dizide en çok sevdiğim şey bu konuya yaklaşımları oldu. Bizim dizilerle kıyaslama yapmak zorundayım çünkü bu ülkenin çocuğuyum. Bizde de okul dizileri yapılıyor ve evet, zorbalık da işlenen konulardan biri. Lakin bizde hep ajitasyon üzerinden veriliyor bu konu, üstelik dizilerin çekiliş yöntemleri ve senaryoları zorbalığı ve olumsuz davranışları azaltmak yerine daha çok artırıyor. Hal böyleyken arkadaşlık, dostluk, dürüstlük ve karşındakini olduğu gibi kabul etme konusunda True Beauty adeta ders veriyor bizlere. 
Tabii ki başrol kızımız ve onun gibi pek çok öğrencinin yaşadığı zorluklara şahit oluyoruz, başka bir zorbalıktan intihar etmiş genç bir sanatçının yaşamına tanıklık ediyoruz ve bütün bunları yapan insanları görüp kiminin aslında ne yaptığının bile farkında olmadığını kimininse gerçekten kötü niyetle hareket ederek kötülüğe sebebiyet verdiğinin ayırdımına varıyoruz.
Burada kendimize dersler çıkarmak  çok kolay. Özellikle internet çağında yaşayan insanlar olarak muhakkak her birimiz zamanında bir instagram yorumunda, paylaşımında veya youtubeda bir video altındaki konuşmalarda çeşitli zorbalıklara uğramışızdır.  Anonim olmanın gücü insanları karşısındakini hiç düşünmeden orada gerçek bir insan yokmuş gibi davranmaya itiyor maalesef. Kim bilir belki biz de fark etmeden birilerinin canını yakmışızdır. Gerçi kavramları karıştırmayalım zorbalık düzenli ve sürekli yapılan bir eylem. Benim bu bahsettiklerim tek seferlik olaylar ama yine de kolaylıkla yapabileceğimiz ya da maruz kalabileceğimiz bir şey. Bence biraz daha hassasiyet sahibi ve dikkatli olmakta fayda var ve çocuklarımıza da hem zalim hem mazlum olmamaları adına bu konularda yeterli bilgiyi sağlamalıyız. 
Neyse gelelim benim bu dizide en çok sevdiğim karaktere: Tabii ki Han Seo-Jun. Bizde ikinci adamlar ve kadınlar hep pislik oldukları için adamlığın kitabını yeni baştan yazan bu karaktere aşık olmamak ne mümkün. Elbette Oppa klasörümüze yeni bir isim ekliyoruz bu muhteşem karakter sebebiyle: Hwang In-Youp. Hayırlı uğurlu olsun. Bütün dizi boyunca falsolu bir hareket bekledim resmen ondan ama her seferinde daha da level atladı karakteri. Gözlerinden öperim canım Han Seo-Jun'cum. 



Dizide en sevdiğim şeylerin başında ise güçlü kadın karakterler geliyor. Yine bizim dizilerimizde nadiren görebildiğimiz bir unsur bu da. Öncelikle zaten başrolümüz Lim Ju Kyung oldukça iyi bir örnek buna. Evet, yaşadığı türlü olumsuzluklar onu kendisiyle alakalı bazı gerçekleri saklamaya itse de dizi boyunca yaşadıklarından dersler çıkarmış olması çok önemliydi.
 Yine maalesef bizim dizilerde göremediğimiz bir unsur olan karakter gelişimini Lim Ju Kyung'da çok rahat gözlemleyebildik. Makyajla yüzünü güzelleştirdiği ve daha önceki okulunda zorbalığa uğradığı ortaya çıktıktan sonra bununla yüzleşmeye karar vermesi ve okula gidip adeta bir süper kahraman gibi davranması müthiş keyif vericiydi. İzlerken hepimizin içine serin sular serpildi ve sevinç naraları attık diye düşünüyorum. 
Bir diğer sevdiğim kadın karakter Kang Soo Jin beni sonradan hayal kırıklığına uğratmış olsa da işlerin çözüme kavuşmasına yardımcı olması bakımından oldukça faydalı kötü davranışlar sergiledi diyebilirim. Tabii o anlarda Allah cezanı versin senin, piss, şuna bak diyerek izledim diziyi ama olsun son kertede o da imana geldi. Başta Kang-Su'yu sevmemi sağlayan en önemli şey özverili bir insan olmasıydı, başkalarına kötü davranmaması bir yana zulme uğrayanları da koruyan kollayan güçlü bir karakterdi. Eh tabii aşk deyince kalem elden düştüğü için bu kızımız da aşk diye diye kendini düşürdü ama n'apalım onun için de aslında bu hayırlı oldu. Böylece en azından babasından gördüğü zorbalığa annesini de dahil ederek dur diyebildi. 



Güney Kore hikayelerinde aile zorbalığını çok fazla görüyorum maalesef.  Üstelik bunları yaşayanların halihazırda çalışkan parlak öğrenciler olması da ekstra üzücü. Yani çocuklar kendi hayatlarından vazgeçmiş olsalar bile ana babalarına yaranamıyorlar. Bu garibanlarım da bir isyan edeyim, ergenliğime uygun davranayım demiyor.

En favori çiftimden bahsetmeden yazıyı sonlandırmak olmaz değil mi? 

Lim Hee Kyung & Han Joon Woo

Dişil ve eril kimyaların
yer değiştirdiği bu çifti izlemek çok keyifliydi. Lim Hee Kyung'un ne istediğini bilen gözü pek ve açık sözlü, atak bir kadın olması nasıl güzel nasıl güzeldi. Eh tabii bir miktar (?!) öküzlüğü de içinde barındırıyordu ama kadı kızında da olur o kadar kusur. Öte yandan Han Joon Woo Hocamızın naifliği, iyi yürekliliği ve bunlara ek olarak bir öğretmen olarak her koşulda ideallerine bağlı kalarak öğrencilerine ders vermesi ahh ahh dedirtti dizi boyunca. Bizde böyle hoca vardı da biz mi öğrenmedik şiir? 

"Sallanan bir daldaki çiçeği açtırmak için kar/
 ne çok zorluğa dayandı./
 Yavaşça dala vurmuştur./
Sessizce dans etmiştir./
Yüzlerce kez daldan kaymıştır./
 Nihayet çiçek açan güzel manzaraya bak./
 Her bahar dalların daha önce kesildiği yerde/
dünyanın en güzel yarası oluşur."

Diziyle ilgili yazsam yazsam bitiremem yine de söyleyeceklerimi mesela daha Han Seo Jun ve Lee Soo Ho'nun beraber takılıp aynı dertten muzdarip oldukları halde kavga gürültü çıkarmayıp karşılıklı "Soju" içtikleri sahneden bahsetmedim ya da Kyung ailesinin evinde yine bu ikilinin birbirlerinin tırnaklarını keserken karşılıklı "seni seviyorum"larının beni kahkahaya boğduğundan da... Diziyi izlerken zaten öyle çok güldüm ki... Hem de dizlerime vura vura. Her beş saniyede bir "Yaa çok şapşalsınız, yiyeceğim siziii!" diyerek izledim. Çok sevdim çok! 
Daha da konuşalım derseniz yorumlara buyurun. Aşağıya bir makalede  bir kaç paragraf bırakıyorum ilginizi çekerse onlara da bakarsınız. Haydi selametle! Daha yazısı yazılacak çok Kore Dizisi var. 


"2000 yılında akran zorbalığından kaynaklı olarak artan öğrenci intiharlarından dolayı hükümet okul şiddetini ortadan kaldırmak için önlemler almaya çalışmıştır. Bu önlemlerden biri olan ‘Okul Şiddetini Önleme ve Karşı Önlemler Yasası’nı 2004 yılının ocak ayında yürürlüğe koymuştur (Hyun-jung, 2018, s. 15)"*

"Akran zorbalığı tüm dünyada yaygın olmakla birlikte, Güney Kore’de bu sorun kritik bir düzeye ulaşarak toplumsal bir soruna dönüşmüştür. Güney Kore’de zorbalık davranışlarının sebebi olarak kolektivist bir kültür yapısına sahip olmaları ve Konfüçyüsçü anlayışın etkisiyle otoriteye gösterilen saygının otorite figürleri tarafından kendilerinden altta gördükleri kişilere karşı bulundukları olumsuz eylemlere göz yummaya yol açabileceği anlayışı ile ortaya çıkabilmektedir (Seo, Leather ve Coyne, 2012, s. 421)."*

*GÜNEY KORE’DE ARTAN AKRAN ZORBALIĞININ TELEVİZYON DİZİLERİNE YANSIMASI: “THE KING OF PIGS (DOMUZLAR KRALI)” DİZİSİ ÜZERİNDEN BİR İNCELEME

Yorumlar

  1. Ellerine sağlık canım. 🥰

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Diziyi yeni bitirdik. K drama düşmanı muhafazakar kütleninbu dizileri izleyip feyz almasını öok esterim muhafazakar bir insan olarak. Ben kızımla izledim. Yazdıklarınızın her kelimesine katılıyorum. Dizide en sevdiğim şey açık şeffaf ilişkiler ve yüzleşme idi. Kangsunun duygularını pişmanlığını anlattığı sahne de çok değerliydi bence mesela. Elinize sağlık.

      Sil
    2. Çok teşekkür ederim, evet o sahnede önemliydi, aslında üstünde tek tek konuşulabilecek çok sahne var. Diğer konuda da ne diyeyim insan bilmediğine düşman ama bilmek de istemiyor. Oysa ne kadar naif ne kadar kültürlerini koruyarak çekiyorlar dizilerini. Ben her seferinde hayran kalıyorum.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ÖLMEDEN ÖNCE YAPILACAK 100 ŞEY

  Bu aralar yapmayı en çok sevdiğim şeylerden biri de blog okumak. İnstagram hesabından (@kederlikavun) takip ettiğim sevgili  Șeyma Mektepli  'nin de bloğu olduğunu farkedince hemen okumaya başladım ve başlıkta gördüğünüz yapılacaklar listesine dair bir yazısına denk geldim. Hoşuma gitti ve eğlenceli bir şeyler yapmak için tam sırası diye düşünüp ben de kendi listemi hazırladım. (Bazıları çocukluğumdan beri hayalim olan ve hali hazırda yeni gerçeklestirdiklerim ve üstleri çizili.) Yaptığım maddelerin üstünü çizmeye devam edeceğim elbette. Bir de henüz yüz maddeye ulaşamadım ama yeni keşiflerde bulunup okumaya devam ettikçe öğreneceklerim, eminim yeni istekler oluşturacaktır bende. Sizin tavsiyeleriniz veya listeleriniz varsa ve benimle paylaşırsanız mutlu olurum. Keyifli okumalar. ~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~ İkinci üniversiteye başla ve bitir.(Edebiyat Bölümü) Nemrut Dağı'na çık. Kapadokya'yı gör. İngilizce öğren. (Okuma ve konuşma) IMDB Top250

K-DRAMA'YA MERHABA

  Evet, sonunda oldu. Yıllardır uzak durduğum aramıza mesafe koyduğum K-Drama'nın bağımlısı olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum.   Şimdiden bir sürü klişeye aşina oldum bile. Sakar kızlar, birbirine yemekle vurmalar, saç bağlayıp toka takmalar ve muhakkak birilerinin ayakkabısını bağlamak ya da giydirmek. Ah ama en güzeli aşık olunup rüyalara misafir edilesi oppalar.🫠  İlk başladığım Kore dizisi Dr.Slump ama o güncel bir dizi olduğu ve bölümleri haftada bir yüklendiği için ilk bitirdiğim dizi W Two Worlds oldu.  Benim için K-Drama'ya daha iyi bir giriş olamazdı diye düşünüyorum. Çizgi romanları çok seven biri olarak bu dizide webtoon dünyasının ve gerçek dünyanın birbirinin içine girmiş olması bir şeylerin silinip baştan yazılması yaratılan karakterlerin kaderlerini cüz'i iradeleriyle değiştirmeleri muhteşemdi. Dizinin içinde sık sık webtoon çizimlerini görmek de beni çok mutlu etti.  Bu arada iddia ediyorum daha önce kimsenin farkına varmadığı bir şeyi keşfettim. Tür