Fotoğraf: Bünyamin Bulut Ondan ayrıldığım akşam, hayatımın en büyük kumarını oynadığımı henüz bilmiyordum. Daha önce de böyle olmuştu çünkü. Son zamanlarda gittikçe sıklaşan aralıklarla gitmemem için yalvarmaya, bir gün geri döndüğümde kendisini bulamayacağımı söylemeye başlamıştı. Hatta o son akşam kendisinden hiç beklenmeyecek bir hareket yapmış, kınaları gittikçe soluklaşan küçük zarif elleriyle yakamı tutmuştu. Ben, oynadığım kumarın büyüklüğünden habersiz, ellerini avuçlarımın arasına alıp öpmüş, “Korkma.” demiştim. “Korktuğun için sana öyle geliyor. Az kaldı, sabret.” Sonra onu öylece bırakıp çıkmıştım gecenin karanlığına. Tekinsiz ara sokaklardan bir an önce kurtulma telaşıyla yürürken, bir arada olduğumuz zamanlarda bizi saran yalnızlık ve çaresizlik bulutundan da uzaklaşıyordum. O akşamın her dakikası aklımda. Galata Köprüsü’nün ortasına geldiğimde, b
Sinema, edebiyat, gündelik hayat ve daha pek çok şey hakkında aklımdan geçenler.